05.10.2009
“Türkiye’nin sağlığı kötüye gidiyor”
Susma(yacağız)!
Muayene ücretlerine % 650 zamma / İlaçta “katılım payı”nın arttırılmasına / Yeni “katılım payları”na / Özel hastanelerdeki fark ücretine- / Genel $ağlık(sızlık) $igortası’na / Sağlıkta taşeronlaşmaya / Sağlık ocaklarımızın kapatılmasına / Hastanelerimizin özelleştirilmesine / Sağlıktan “tasarruf”a/Canımıza, kanımıza, sağlığımıza göz dikenlere / IMF, Dünya Bankası talimatlı sağlık politikalarına / Sağlığın ticarileştirilmesine/, esnek ve güvencesiz çalışmaya/ Çalışma barışının ve sosyal barışın bozulmasına/, şiddete, ücretli kölelik düzenine/, sağlık ve sosyal güvenlik hakkımızın gasp edilmesine/, çalışma koşularımızın tuzla tersanelerine, kot taşlama atölyelerine dönüştürülmesine/ Emeklilikte aç ve açıkta kalmaya/ Emekliliğe hasret kalmaya ….Hayır demek için,
Sağlıksızlığa, haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, baskıya kısacası; ekmeğimizin, emeğimizin, sağlığımızın, özgürlüğümüzün ve geleceğimizin elimizden alınmasına dur demek için,
18 Ekim 2009 Pazar saat 13.00’de
Kadıköy’de mitingdeyiz.
Tüm sağlık çalışanlarını emeklerine, tüm yurttaşlarımızı sağlıklarına sahip çıkmak üzere Miting’e bekliyoruz!
VATANDAŞIN CEBİNDEN SAĞLIKÇININ EMEĞİNDEN
TASARRUF OLMAZ!
Masal bitti.
“G$$’nin mumu yatsıya kadar bile yanamadı
Hani herkes sağlık güvesine kavuşacak; 18 yaşın altındaki çocuklar sağlık hizmetlerinden koşulsuz olarak yararlanacak; tüm sağlık hizmetleri G$$ kapsamında olacak; vatandaşlara hiçbir ek yük getirilmeyecekti.
Daha, daha, daha çok muayene ücreti
“Sağlık ocakları ve aile hekimleri 2 TL, devlet hastaneleri 8 TL, özel hastaneye gidenden 15 TL ayakbastı parası alına”.SGK
“Fakir fukara, garip gureba” edebiyatıyla iktidara gelenler kimsenin gözünün yaşına bakmadı. Aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olan; bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında yaşayanlar da dahil herkes bu paraları ödemek zorunda.
Para yoksa muayene de yok.
Sağlıkta Deli Dumrul hesabı
Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur mensupları GSS’den önce sadece ayaktan tedavi görürken “katılım payı” ödüyorlardı.
Hükümet 25 Haziran 2009 günü Meclis’ten bir Torba Yasa geçirdi ve yatan hastalardan katkı payı uygulamasını sessiz sedasız GSS Kanunu’na ekleyiverdi.
Bundan sonra sadece muayene olan değil; hastaneye yatan da, ameliyat olan da para ödeyecek.
Üstelik emekliler için % 10, çalışanlar için % 20 olan ilaç katılım paylarının da % 15 ve % 30’a çıkarılması gündemde.
Böyle giderse hastanenin önünden geçenden de para alacaklar.
“Bıçak parası”nın yeni adı: “İlave ücret”
AKP iktidarı yıllarca “bütün hastanelerin kapılarını vatandaşa açtık” diye propaganda yapıp oy topladı. Sonra “özele gidenler, faturanın % 20’si kadarcık bir fark ödeyiversin” dedi. Peşinden % 20 “ilave ücret” % 30’a çıkıverdi. Şimdi de % 70’e çıkarma çalışmaları sürüyor.
Özel hastane patronları ise tavanın tamamen kaldırılmasını talep ediyor. Zaten özel hastanelerin bu sınırlara uyup uymadığını denetleyen kimse yok.
Can pazarına, organ pazarına, sağlık pazarına hayır.
Bebeklerimiz sağlıkta memnuniyetten mi ölüyor?
2005 yılından bu güne Edirne’de Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, Manisa Doğum ve Çocuk Bakımevi'nde, Kayseri’de Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Hastanesi'nde; Ankara Zekai Tahir Burak Doğumevi’nde, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde; Şanlıurfa Kadın Doğum Hastanesi’nde toplu bebek ölümleri yaşandı.
Hastane enfeksiyonları yüzünden hayatını kaybeden onlarca bebeğimizin cansız bedenleri Sağlıkta “Dönüşüm” Programı’nı sahiplerinin yüzlerine çarpıyor.
Sağlıkta taşeron ölüm demektir.
300 bin kamu çalışanının görev yaptığı Sağlık Bakanlığı’nda 108 bin de taşeron işçi çalışıyor. Sağlıkta taşeronlaşma sadece sağlık çalışanlarının iş güvencesini, çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştirmekle kalmıyor; sağlık hizmetinin kalitesini düşürüyor, hastaların hayatını tehdit ediyor.
Bursa Devlet Hastanesi’nde çıkan yangında sekiz hasta hayatını kaybetti. Çünkü radyoloji ihalesini alan taşeron firma yangına dayanıksız ucuz kablo kullanmıştı.
BAŞKA BİR SAĞLIK SİSTEMİ MÜMKÜNDÜR!
• Bütün vatandaşların ilaç dahil bütün sağlık harcamaları genel bütçeden karşılanmalı; “katılım payı”, “katkı payı”, “ilave ücret”, “fark ücreti” ve benzeri bütün ek ödemeler kaldırılmalıdır.
• Sağlıktaki bütün farklı uygulamalara son verilmeli, nüfus cüzdanı olan her vatandaş her türlü sağlık hizmetinden eşit ve ücretsiz olarak yararlanabilmelidir.
• Kamu sağlık sistemi yeni yatırımlarla geliştirilmeli ve yeterli hale getirilmelidir.
• Sağlık için ayrılan toplumsal kaynakların (% 43’ü ilaç ) özel sektöre aktarılması politikalarından vazgeçilmelidir.
• Sağlığın geliştirilmesine ve korunmasına yönelik sağlık hizmetlerine öncelik verilmeli; kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmeti bir arada ve ekip tarafından sunulmalıdır.
• Okul, fabrika, hastane gibi toplu yaşanılan yerlerde kamusal birinci basamak sağlık birimleri kurulmalıdır.
• Sağlıkta taşeronlaşma yasaklanmalı, her türlü sözleşmeli istihdam terk edilmeli; bütün sağlık çalışanları iş güvencesine kavuşmalıdır
Çünkü insanız biz; yurttaşız, emekçiyiz, halkız.
Bu dünyanın, bu ülkenin bütün nimetlerinden faydalanmak hakkımız bizim. Hele hasta olduğumuzda, muhtaç düştüğümüzde, yardıma-bakıma ihtiyaç duyduğumuzda çok daha fazla hakkımız. En yaşlımızın, en yoksulumuzun, en ağır hasta olanımızın en fazla hakkı.
Sadaka değil, ulûfe değil, iane değil; hakkımız olanı istiyoruz biz:
EŞİT, ÜCRETSİZ, NİTELİKLİ SAĞLIK HİZMETİ İSTİYORUZ.
GÜVENLİ ORTAMLARDA GÜVENCELİ YAŞAMAK İSTİYORUZ.
İSTANBUL TABİP ODASI
İSTANBUL ECZACILAR ODASI
İSTANBUL DİŞ HEKİMLERİ ODASI
İSTANBUL VETERİNER HEKİMLER ODASI
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI
DEVRİMCİ SAĞLIK İŞÇİLERİ SENDİKASI