İstanbul Dişhekimleri Odası Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri, Pazar günü gerçekleştirilen bilimsel toplantının ardından bugün Atatürk Anıtı'na çelenk koyulması ile devam etti. Çelenk töreninin ardından Oda merkezimizde bir basın açıklaması yapıldı. Başkan Prof.Dr.Turhan Atalay tarafından yapılan açıklama:
Değerli basın çalışanları,
İstanbul Dişhekimleri Odası olarak tüm meslektaşlarımızın 22 Kasım Dişhekimliği Günü’nü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası’nı kutluyoruz.
Mesleğimizin en anlamlı gününü kutladığımız bu günlerde ne yazık ki ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor. Demokrasimize karşı gerçekleştirilen darbe girişimi, yaşanan terör saldırıları, patlamalar, şehit haberleri, hayatını kaybeden vatandaşlar, yitirilen canlar, ülke içinde ve sınırlarda gittikçe artan şiddet, toplumu bölen, ayrıştıran dil, tutuklamalar, gazetelerin kapatılması, meslek odalarına karşı baskılar…
Çevremizde yaşanan savaşın neden olduğu yıkım, yeni bir hayat kurma yollarında yitip giden canlar, bize savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu, en temel insan hakkı olan yaşam hakkına yönelik en büyük tehditin olduğunu, savaş ve çatışma ortamlarında toplum sağlığından asla bahsedilemeyeceğini, en temel talebimizin insanlık, adalet ve barış olması gerektiğini acıyla hatırlatıyor.
Tüm bu yaşananların yanında dişhekimliği alanındaki sorunlar bir ayrıntı gibi kalıyor neredeyse. Ancak her şeye rağmen toplumun ağız-diş sağlığını koruma ve geliştirme hususunda taşıdığımız sorumlulukla hareket ederek, karşılaştığımız sorunlarımızı paylaşmak ve çözüm üretmek zorundayız.
Uzun süredir uygulanan sağlık politikalarına bakıldığında;
· Sağlığın giderek piyasalaştırıldığı,
· Kamu-Özel tekelleşmenin önünün açıldığı,
· Sağlık meslek mensuplarının ucuz iş gücü olarak emeklerinin değersizleştirildiği,
· Tıp ve dişhekimliği fakültelerinde eğitim ve araştırmanın geri plana atıldığı,
· Sağlıkta şiddetin sıradanlaştığı,
· Sağlık çalışanlarının değersizleştirildiği,
· Kamu sağlık kurumlarında bakılan, hasta sayısını esas alan, hizmetin kalitesini ve tıbbi kurallara uygunluğun yeterince denetlenmediği ve de özlük haklarına yansımayan yanlış performans sisteminin uygulandığı,
· Popülist yaklaşımlarla akademik kadrosu ve teknik altyapıları tamamlanmadan tıp ve dişhekimliği fakültelerinin hızla açıldığı,
· Meslek örgütlerinin yetkisizleştirildiği görülmektedir.
Mesleğimiz, satır başlarıyla ifade etmeye çalıştığımız sorunlardan doğrudan etkilenirken ayrıca ağzı ve diş sağlığı politikalarının kamu ve serbest çalışanların birbirini yok etmesi üzerine inşa edildiği bir dönemi de yaşıyor.
Serbest çalışan dişhekimleri azalan hasta sayıları, bu nedenle kapanan muayenehaneler, kamuda ve özelde çalışan dişhekimleri iş güvencesi yokluğu, kamuda yanlış performans uygulaması ve hekimlerimizin günlük kapasitelerinin çok üstünde hasta bakmalarının dayatılması nedeniyle zor durumdalar…
Mesleğimize vurulan en son darbe de 03 Şubat 2015 tarihinde yayınlanan “Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik”te yapılan değişiklikler oldu. Bu yeni Yönetmelik; muayenehane hekimliğini yok eden ve mesleğimizi sermayeye teslim eden bir Yönetmeliktir.
Çalışma alanlarımızı açık tutup ağız-diş sağlığı hizmetlerini kesintisiz sürdürmemizin, yani mesleğimizi icra etmemizin neredeyse imkânsızlaştığı bu dönemde biz hekimlik sorumluluğumuzu tüm zorluklara karşı yerine getirmemiz gerektiğinin bilincindeyiz.
Bu bilinçle genel sağlık-ağız diş sağlığı ilişkisine ilişkin bazı konuların da altını çizmekte fayda görüyoruz.
Ağız-diş sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Ağız hastalıkları ve sistemik hastalıklar arasındaki ilişkiler hakkındaki bilimsel kanıtlar her geçen gün artmaktadır. Bulaşıcı olmayan hastalıklar (kardiyovasküler, diyabet ve kanser) ve ağız hastalıkları aynı risk faktörlerini (sağlıksız beslenme, tütün ve alkolün zararlı kullanımı) paylaşmaktadır. Sonuç olarak, dişhekimleri ile genel tıp hekimleri arasında multidisipliner ve gelişmiş işbirliği yaklaşımına artan bir ihtiyaç bulunmaktadır.
Son olarak; dünyaya, ülkemize ve mesleğimize ilişkin kaygılarımız bu denli yakıcıyken, toplumsal olarak “iyi olma” halinden bu kadar uzaklaşmışken “böyle gitmez, böyle gitmeli” dediğimiz ne varsa söylemeye ve çözüm aramaya devam edeceğiz. İnsan olarak, hekim olarak sorumluluğumuzun büyük olduğunun bilincindeyiz.
Bu sorumluluk bilinciyle bir kez daha hatırlatıyoruz:
· Ağız sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır ve temel insan hakkıdır. Bu anlayış sağlık politikalarında temel alınmalıdır.
· Diş ve diş eti hastalıkları önlenebilir. Bu nedenle koruyucu tedavileri önceleyen bir anlayış temel sağlık politikası olarak benimsenmelidir.
· Ağız ve diş sağlığını korumak, geliştirmek için herkesin ağız-diş sağlığı hizmetine kolay ulaşabileceği bir sağlık sistemi kurulmalıdır.
· Kamuya ait ağız diş sağlığı hizmeti veren kurumlarda; emeğin sömürülmediği, baskıların olmadığı, insan onuruna yakışır bir çalışma ortamı tesis edilmelidir.
· Ağız-diş sağlığı hizmetlerinin nitelikli ve sürdürülebilir olması için, ulusal bazda koruyucu temelli ağız-diş sağlığı hizmet sunumu için sağlık sistemi içine serbest çalışan dişhekimleri dahil edilmelidir.
· Meslek örgütlerinin yetkisinin azaltılmaya ve giderek yok edilemeye çalışıldığı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Tüm bunları ısrarla söylüyoruz, düzeltilmediği sürece de söylemeye devam edeceğiz: Bizi tüketen hastalıklar değil sağlıktaki yanlış politikalardır. Sağlıkta her şeyin para olmadığı, esas olanın hekimlik olduğu bir sistemin uygulandığı, birlikte üretebileceğimiz ve başarabileceğimiz bir ülke istiyoruz.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu