Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri ile Oda Başkan ve Yöneticilerinden oluşan TDB Başkanlar Konseyi, 1-2 Haziran 2018 tarihlerinde aşağıdaki gündemle Şanlıurfa’da bir araya geldi.
Toplantı sonunda TDB Başkanlar Konseyi Sonuç bildirgesi yayımlandı.
GÜNDEM
I. Dişhekimliğinde bilirkişi olabilmenin kriterleri, bilirkişi sertifikası alacaklar için uygulanacak program hakkında bilgilendirme,
II. Sağlık Turizmi konusunda gelinen son durum ve gelecekte yapılacak uygulamaların belirlenmesi,
***
TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ
BAŞKANLAR KONSEYİ TOPLANTISI
SONUÇ BİLDİRGESİ
1-2 Haziran 2018, Şanlıurfa
"Daha güçlü bir demokrasi ve kalıcı bir gelecek inşa etmeyi başarabiliriz"
Yeni bir Başkanlar toplantısında Şanlıurfa’dayız. Dünya tarihini yeniden yazan mistik şehir burası. Yeniden yazmak yenilenmek demek, zaman zaman dursa bile ileriye güçlü adımlarla ilerlemek demek. Sonuç bildirgelerine 30 yıldır zor zamanlardan geçiyoruz diye başlardık. Yine değişen bir şey yok ve daha da zor zamanlardan geçiyoruz. Ancak bu toprakların kaderi kaderimiz ise, ileriye atacağımız her adım bize kendi tarihimizi yazdıracak.
Oda bölgelerinden yeni seçilerek gelen meslektaşlarımızla yapılan bu ilk başkanlar konseyinde; konuşup tartıştıklarımız, karar alıp uyguladıklarımız meslek tarihimiz olacak, yani kendi tarihimizi kendimiz yazacağız. Bu sebeple konuları tartışmak, müzakere etmek, birbirimizi önyargısız dinlemek ve sonuçta ortak aklın egemen olduğu kararları almak bu kurulun sorumluluğu.
12 oda bölgesinden dişhekimlerinin katıldığı “Odak Grup Görüşmeleri” sırasında meslektaşlarımızın samimiyetle anlattıkları gibi; sağlık hizmeti veren kamu kuruluşlarını ticarileştiren, hekimler arasındaki çalışma barışının bozulmasına neden olan, meslektaşlarımızın vicdanları ile cüzdanları arasında sıkışıp kalarak tükenmişlik, değersizlik hissi ve mesleki mutsuzluk içinde bir hayat sürmelerine sebep olan, her ay sonunda sıfırlanan puanlarla umutsuzluk ve güvensizlik duygusu ile insani sınırların üstünde çalışmayı gerektiren, meslektaşlarımızın bedeni ve ruhsal sağlığını bozarak geleceklerini karartan performans sisteminin en kısa zamanda düzeltilmesi için, çalışmalarımız artırılarak sürdürülmeli. Artık, yıllardan gelen tecrübe ve yeni yapılan çalışmalarla bütünlüklü bir ulusal ağız diş sağlığı politikası oluşturma çabalarımız sonuçlanmalı ve uygulanmaya bir an önce başlamalıyız.
Ekonomik göstergelerin olumsuz yönde ilerlemesi büyük oranda dışa bağımlı olan mesleğimizde bizi daha da zor günlerin beklediği gerçeğiyle karşı karşıya bırakıyor. Hayat pahalılığı halkın ağız diş sağlığı hizmeti almasının da ağız bakım ürünlerine ulaşımının da önünde büyük engel. Kamunun 0-12 yaş çocuklarda koruyucu tedavilerin ivedilikle olması kaydıyla Özel sağlık kuruluşlarından hizmet alması, ağız bakım ürünlerinde vergi indirimine gidilmesi hedefimiz olmalı.
Yeterli değerlendirme ve planlama yapılmadan kurulan Dişhekimliği Fakültelerinin sayısının ve kontenjanlarının arttırılmasının işsiz dişhekimleri ve buna bağlı olarak ucuz işgücü yarattığını, bu hızla giderse 2025 yıllarında dişhekimi başına düşen hasta sayısının OECD ortalaması olan 1500’ün altına düşecek olmasından hareketle daha fazla fakülte açılmasının ülkeye bir faydasının olmadığını anlatmalıyız.
Meslek örgütü ve konunun bileşenleriyle bir araya gelmeden yapılan yönetmelik değişiklikleriyle, genelgelerle, yasalarla sürekli özelde çalışan hekimler üzerinde de baskı oluşturmaya çalışan, üst düzey askeri personel, üst düzey yargı personeli ve milletvekillerine özelden hizmet alımını açıp halka ADSM’yi gösteren siyasi iradeye karşı daha güçlü ses çıkarmalıyız.
Diğer yandan Sağlık turizmi ve turistin sağlığı hakkındaki yönetmelikte belirtilen aracı kurumlarla hasta temini genel tıp etiğine aykırı olan simsarlığın teşvikidir kabul edilemez.
Bütün bu söylediklerimiz kolay değil, on yıllardır hüküm süren, mesleği bu konuma getiren ve tamamen diyaloga kapalı bir iktidarla yol almak bu güne kadar edindiğimiz deneyimlerimiz ışığında kolay görünmüyor.
Bu tarihin yeniden yazıldığı şehirde bir seçim arifesindeyiz. 25 Haziran sabahı nasıl bir Türkiye’ye uyanacağımıza hepimiz karar vereceğiz. Yaptığımız tercih ülkemizin kaderi olacak, bu belki mesleğimizin de kaderi olacak ve bu kaderi hep birlikte yaşayacağız.
Tarihini defalarca yeniden yazan bu topraklarda daha güçlü bir demokrasi ve kalıcı bir gelecek inşa etmeyi başarabiliriz.