Türk Dişhekimleri Birliği 14.Olağan Genel Kurulu, 9-10 Kasım 2012 tarihleri arasında çalışmalarını tamamladı. Bugün (11 Kasım 2012) ise yeni dönemde Birlik Organlarında görev alacakların belirlenmesi için seçim gerçekleştiriliyor.
Genel Kurul sonunda oybirliği ile kabul edilen bir Sonuç Bildirgesi yayınlandı.
TDB 14.OLAĞAN GENEL KURUL SONUÇ BİLDİRGESİ
9–10–11 KASIM 2012
ANKARA
Küreselleşme olgusu gezegenimizi derinden etkiliyor, bir yandan insanlığa sonsuz olanaklar sunup, dünyayı sonsuz genişletirken diğer yandan olabildiğine küçültüyor. Eşitlik, adalet, özgürlük, barış getireceği düşünülürken daha adaletsiz, eşitlikten, özgürlükten yoksun bir dünya yaratıyor. Yükselen milliyetçilik akımları, savaşlar, çevre felaketleri de hemen her yerde yaşanıyor.
Küreselleşme öte yandan kendi karşıtını yaratıp insanlığın önüne başka çözüm olanakları sunarken uluslararası ilişkilerin ve hukukun yeniden tanımlandığı dayanışma, adalet, eşitlik, özgürlükten yana yeni arayışların izleri belirginleşiyor.
Yaşanan değişim ve dönüşümden eğitim, adalet, sağlık gibi temel insan hakları etkileniyor. Nüfusun giderek yaşlanması, bilginin, iletişimin artması, tanı tedavide yaşanan karmaşık ve pahalı gelişmeler, yaşam kalitesindeki iyileşme, sağlık, sosyal güvenlik harcamalarını artırırken, küresel sermaye sağlık ve sosyal güvenlik fonlarına göz dikmiş, harcamaları kısmaya, sağlık çalışanlarını güvenceden yoksun bırakmaya çalışıyor.
Ülkemiz hepimizin derinden hissettiği gibi zor günlerden geçiyor. Dinsel, etnik, mezhepsel ayrışma giderek artarken, komşularımızla yaşanan gerilimin savaş boyutuna ulaşması, yaşama ve yarına dair endişeleri artırıyor. Bu günkü iktidar, kapitalizmin küresel politikalarının ülkemizdeki en tipik uygulayıcısıdır. Doğal ki sağlık politikaları da bu genel politikaların uzantısıdır.
Öte yandan yine ülkemiz giderek farklı seslerin kaybolduğu, ne söylendiğinden çok kimin söylediğine bakılan, duygusal bölünmenin yaşandığı bir yer haline geliyor.
Türk Dişhekimleri Birliği bugüne kadar;
Meslek politikalarını karşıtlıklar üzerinde kurmamıştır. Önerilerini akıl ve bilim süzgecinden geçirerek sadece mesleki çıkar ile toplumsal çıkarın ortaklaştırıldığı bir anlayışı temel almıştır.
Sağlığı temel bir hak olarak görmüş, herkese eşit ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti sağlamanın devletin temel görevi olduğunu, sağlığın piyasa koşullarına bırakılamayacağını, sağlık alanında yapılacak her türlü düzenlemede meslek örgütlerine yetki ve sorumluluk verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Buna karşılık siyasi iktidar ise, danışmamak, görüş almamak, sunulan önerilere değer vermemek noktasındaki duruşunu sürdürerek “en iyisini ben bilirim” ısrarından bir türlü vazgeçmemiştir.
.
Başta hekim emeğinin korunmasında temel belirleyici olan, özelden hizmet alımı, Asgari Ücret Tarifesinde yaşadığımız kayıplar olmak üzere, yeni dişhekimliği fakülteleri açılması, insan gücü planlaması yapılmadan ADSM’ler açılması, uzmanlık sayılarının artırılması, Tam Gün Yasası, Zorunlu Mesleki Mali Sorumluluk Sigortası gibi birçok konudaki kayıpların mesleğimizde yarattığı olumsuz etkiler ortadadır.
Geleceğe ait insan gücü planlanması yapılmadan, sadece siyasi otoritenin kararı ile sayıları 45’e ulaşan yeni dişhekimliği fakültelerine ve kontenjan artışlarına hayır diyoruz. Yeni fakülteler, dişhekimliği mesleğini değersizleştirmeye yönelik, ucuz iş gücü yaratmayı hedeflemekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Uygulanan bu yanlış politikalarla hastalarla hekimler karşı karşıya getirilmiş, sistemin yanlışlıkları hekimlerin sırtına yüklenerek, sağlık çalışanına yönelik şiddet olayları artmıştır.
Yine toplumun ağız ve diş sağlığını sadece kamu yoluyla çözme inadı, hastaların hekime erişimini engelleyen, hekim seçme özgürlüğünü yok eden bir uygulamadır. Bu yanlıştan vaz geçilerek muayenehaneler sisteme entegre edilmelidir.
İnsan gücü planlaması yapılmadan, muayenehanelerde ve özelde çalışan dişhekimlerini planlamaya dahil etmeden, altyapı hazırlığı yapılmadan milyarlarca yatırım yapılarak açılan ADSM’ ler sorunları daha da arttırmaktadır.
Kamuda çalışan meslektaşlarımızın özlük haklarında emekliliklerine de yansıyan iyileştirmeler yapılmalıdır. Uluslararası standartların çok üstünde hasta sayılarıyla hizmet üretmeye çalışan kamu çalışanı dişhekimleri, hem hastalara yeterli kalitede hizmet verememekte hem de performans uygulamasının olumsuz katkısıyla ciddi meslek hastalıkları ve tükenmişlik sendromuyla karşı karşıya kalmaktadır. Verilen hizmetlerde nitelik değil, nicelik, koruyucu hekimlik değil, tedavi edici ve protetik hizmetler öne çıkarılmakta, sonuçta toplum sağlığına akılcı ve verimlilik ilkesini gözeten bir yaklaşım değil, popülist politikalar hakim olmaktadır.
Sağlık Bakanlığı politikalarında dişhekimliğinin çağdaş ülkelerde olduğu gibi birinci basamak sağlık hizmeti olarak tanımlanmasını, hak ettiği önemin verilmesini ve koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerinin öncelenmesini istiyoruz.
Hem kamuda hem de özelde dişhekimi coğrafi dağılımın dengelenmesini, toplumun ağız diş sağlığı hizmetine ulaşmasında önemli bir kriter olarak görüyor bu yönde düzenleme yapılmasının gerekliğini bir kez daha vurguluyoruz.
Sağlıkta kamu ve özel tekelleri oluşturmaya yönelik politikalar muayenehanelerimize yönelik tehlikeleri artırmakta, sağlığı piyasanın koşullarına teslim etmektedir.
TDB öğrenci kolumuzun yaşadıkları sorunların çözümüne yönelik başlattıkları çalışmaları destekliyoruz.
Uygulanan sağlık politikaları nedeniyle mesleğimizde yaşanan ve gelecekte daha da ivme kazanacak olan işçileşme ve sağlık hizmeti sunumunda tekelleşme sürecine yönelik olarak diğer meslek örgütleriyle ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte emekten, toplumdan yana mücadele daha da önem kazanmaktadır.
Mesleğimize, geleceğimize, emeğimize ve toplumun sağlık hakkına sahip çıkacağız.
Birlikte üretmek, birlikte yönetmek için, mesleğimize sahip çıkmak için en büyük gücümüz sizlerin desteği ve birlikteliğimizdir.