Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu ve Dişhekimleri Odaları Başkan ve Yöneticileri olağanüstü gündemle, 26 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’da toplandı.
Toplantıda;
1. Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Veri Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik Taslağı
2. Sağlık Meslekleri Kurulu Yönetmeliği
3. Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği
gündem maddeleri ele alındı.
TDB OLAĞANÜSTÜ BAŞKANLAR TOPLANTISI
AÇIKLAMASI
“Kanun Hükmünde Kararnamenin getirdikleri…
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi önündedir. Ancak bu arada Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmelik ve genelgelerle anayasaya aykırı hükümler uygulamaya geçirilmektedir.
Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu ve Dişhekimleri Odaları Başkan ve Yöneticileri, 26 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’da olağanüstü toplanarak bu gelişmeleri değerlendirmiş; aşağıdaki açıklamanın meslektaşlarımız ve kamuoyu ile paylaşılmasına karar vermiştir.
Sağlık Net 2 Veri Sistemi: Mahremiyet İhlali
Hasta ile hekim arasındaki ilişkinin temeli güven, dolayısıyla mahremiyete dayanır. Hastanın hekimi ile paylaştığı bilgilerin, hastanın onamı olmadan başkalarına aktarılması hekimliğin en temel değerinin ihlalidir.
Uluslararası düzenlemelerin yanı sıra ülkemizdeki kurallar da bu temel ilkeye hürmet eden hükümler içermektedir. Hastanın sırrının hukuka aykırı olarak paylaşılması Ceza Kanununda suç olarak tanımlanmıştır. Ceza Yargılaması Yasası, dişhekimlerinin mesleki olarak edindikleri bilgileri hastanın izni olmadan açıklamamasını anlayışla karşılamakta, bu sebeple tanıklık yapmaktan kaçınmasına izin vermektedir.
Diğer yandan hastanın tıbbi bilgileri kişisel verileridir. Bu verilerin korunmasını, izni olmadan paylaşılmaması ve işlenmemesi hastanın temel insan hakları kapsamında değerlendirilmektedir. İnsan Hakları Sözleşmesi, Biyotıp Sözleşmesi gibi uluslararası kuralların yanı sıra Anayasamızın 20. Maddesine göre de “Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”
Bütün bunlardan başka, hastaların kişisel verilerinin Sağlık Bakanlığı tarafından toplanabilmesi için dişhekimlerine ek külfetler getirilmesi; bilgisayar, program, internet bağlantısı temin edilmesinin istenmesi de haklı değildir.
Bu çerçevede, Sağlık Bakanlığı tarafından bütün sağlık kuruluşlarına gönderilen yazılarla hastaların kişisel verilerinin 1 Ocak 2013’den itibaren kendilerine bildirilmesinin istenmesinin hiçbir haklı ve hukuka uygun temeli bulunmamaktadır. Hastaların kişisel verilerinin toplanmasına ilişkin kanuni bir düzenleme henüz yapılmış değildir. Yönetmelik ya da genelge düzeyindeki yazılarla hastaların mahremiyetinin ihlal edilmesi dişhekimlerinden istenemez, beklenemez. Ayrıca, hasta verilerinin toplanabilmesine imkan sağlayan açık bir düzenleme bulunmadığı gibi bir genel yazı ile istenen bu bilgilerin verilmemesi halinde yaptırım uygulanacağına yönelik ifadelerin de dayanağı bulunmamaktadır. Meslektaşlarımızdan etik ve hukuksal duruma uygun davranmalarını; Sağlık Bakanlığından da, yasal bir altyapısı olmayan ve hastaların rızasını aramayan, meslektaşlarımıza da ek külfetler getiren bu talebinden vazgeçmesini; evrensel hukuka uygun bir uygulama için işbirliği yapmasını bekliyoruz.
Lisans zorunluluğu
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yer bulan ve geçtiğimiz günlerde yönetmeliği çıkartılan bir konu da “gerçek veya tüzel kişilere sağlık alanında belirli bir hizmeti verebilme veya hastane ve benzeri sağlık kuruluşları açabilme yetkisi veren” lisans ile ilgilidir.
Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği adıyla 30 Kasım 2012 tarihinde yayınlanıp yürürlüğe giren yönetmeliğe göre Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen bir sağlık hizmetinin sunulması ya da bir sağlık kuruluşunun açılabilmesi için o alanda meslek sahibi olmak yetmeyecek; açık artırma ile satılacak olan lisansa da sahip olmak gerekecektir.
Bu düzenlemenin, hizmetin daha iyi yapılmasını sağlamaya yönelik hiçbir katkısı olmadığı gibi 1219 Sayılı Kanunla elde edilmiş hakların kaybına sebep olması söz konusudur. Bununla, bir yandan Bakanlığa ek mali kaynak yaratılmakta diğer yandan ilgili meslek mensubu olmayanların sağlık hizmet sunumuna ilişkin tekeli ellerine geçirerek meslek sahiplerini çalıştırıp kazanç elde etmelerinin yolu açılmaktadır.
Bu durum kabul edilemez. Mesleki yetkinin kullanılması için açık artırmaya girip “imtiyaz” satın alma zorunluluğu getirilmesinin hizmetin gerekleri ile ilgisi yoktur. Ayrıca, lisans diplomasının verdiği çalışma hakkının, imtiyaz hakkının satın alınmasına bağlanması Anayasa’ya açıkça aykırıdır. 663 sayılı KHK içinde basit bir ifadeyle geçiştirilen bir hükümle getirilmeye çalışılan bu mesleki kısıtlamanın da Anayasa Mahkemesi tarafından bir an önce iptal edilmesini bekliyoruz.
Sağlık Meslekleri Kurulu
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de düzenlenen ve 14 Aralık 2012 tarihinde yönetmeliğinin yayınlanmasıyla yeniden gündeme gelen Sağlık Meslekleri Kurulu, sağlık mesleklerinde eğitim müfredatı, meslekî alan ve dal belirlemesi gibi meslekî düzenlemelerde ve istihdam planlamalarında görüş bildirmek, meslekî yeterlilik değerlendirmesi yapmak, meslekî müeyyide uygulamak, etik ilkeleri belirlemek ve uyumu denetlemek üzere kurulmuştur.
Kurul, Bakanlık üst bürokrasisinden 5 kişi ve Bakan’ın seçtiği 5 ayrı sağlık mesleği mensubunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumundan birer, YÖK’ten iki ve sağlık meslek birliklerinden birer üyeden oluşuyor. Bu oluşumuyla genellikle Sağlık Bakanlığının ezici ağırlığı olan bir Kurul niteliğindedir.
Kurul, hasta haklarına ya da etik ilkelere aykırı davrandığı veya mesleki yetersizliği bulunduğu iddiasıyla sağlık meslek mensuplarının eğitime tabi tutulmalarına karar verebilecektir. Ayrıca mesleki faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan, hastanın sağlık kayıpları ya da ölümü sebebiyle sağlık meslek mensubunun meslekten geçici veya kalıcı olarak menine de bu Kurul karar verebilmektedir.
Sağlık hizmetlerinde ortaya çıkan sorunun tek sebebi, söz konusu hizmeti sunun kişi değildir. Düzenlemeler ise bu gerçeği görmezden gelmeyi yeğlemekte, bir suçlu bulup onu cezalandırmayı yeterli görmektedir. Bu bakımdan, gerçekçi olmayan bir bakışla hazırlanmıştır.
Ayrıca, bir ceza hükmü niteliğindeki ağır mesleki yaptırımın KHK ve yönetmelik ile düzenlenmesi suç ve cezaların kanuniliği ilkesi gereğince Anayasa’ya da aykırıdır.
Diğer yandan meslek kuruluşlarına ait olan, pek çok görev ve yetkinin Kurula verilmesi açık Anayasa ihlalidir. Zira mesleğin etik ilkelerini belirlemek, bunların uygulamasını denetlemek ve gerektiğinde disiplin yaptırımı uygulamak yetkileri, Anayasa’nın 135. Maddesine göre ilgili meslek kuruluşuna aittir.
Yapılan düzenlemelere tümüyle bakıldığında bir yandan Sağlık Meslek Mensupları ucuz iş gücü, emeklerini satan kişiler haline getirilirken, öte yandan sağlık meslek örgütlerinin mevcut düzenlemelerdeki yetkileri ellerinden alınmaktadır. Bu politikalar bizi mesleğimize, meslektaşlarımızın haklarına ve toplumun sağlık hakkına sahip çıkmaktan alıkoyamayacaktır. Doğruları söylemeye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.”