Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK), yükseköğretim sistemini yeni baştan düzenleyen kanun tasarısı taslağına ilişkin TDB'nin değerlendirmesi:
Yükseköğretim Yasası`nın yenilenmesine ilişkin çalışma YÖK tarafından kamuoyuna açıklandı. Hazırlık sürecine dahil edilmediğimiz ve sivil toplum katılımı adına alanla ilgisiz pek çok dernek, vakıf ve grupla işbirliği yapılarak hazırlandığı anlaşılan bu Taslak, genel olarak, halen var olan tekçi/otoriter yapının daha da ağırlaştırılarak sürdürülmesini sağlamaya yönelik bir ruh içermektedir. Tasarının ayrıntılı değerlendirmesi Birliğimiz tarafından da yapılmaktadır. Söz konusu çalışma tamamlandığında kamuoyu ve YÖK ile paylaşılacaktır. Ancak bu aşamada, dişhekimliği fakültesi öğrencilerini ve Birliğimizi doğrudan ilgilendiren iki noktaya ilişkin görüşlerimizi paylaşmakta yarar görüyoruz.
Son sınıf öğrencilerine ücret ödenmesi yerindedir
YÖK Kanunu Tasarı Taslağının 62. maddesindeki düzenleme ile tıp ve dişhekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine tıbbi uygulamaya katkılarından dolayı ücret verilmesini; ücretin düşüklüğü, sosyal güvence sağlanmamış olması gibi eksiklerine karşın olumlu bir adım olarak değerlendirmekteyiz.
Meslek kuruluşu organlarına seçilen öğretim üyelerinin maaşını kesmek yersizdir,
Taslakta yer alması bile tehdittir, gözdağıdır
Taslağın 66. Maddesinin sekizinci fıkrasında “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim organlarında görev üstlenen öğretim üyeleri kurumlarından aylıksız izinli sayılırlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Türk Dişhekimleri Birliğinde olduğu gibi meslek kuruluşlarının pek çoğunda organlara seçilenlere herhangi bir ücret verilmez; mevcut gelir kaynaklarıyla yönetim ve denetim organlarına seçilenlere ücret verilmesi mümkün de değildir. Bu yönüyle Taslak’ta ortaya konan yaklaşım, akademisyenlerin seçilme haklarını kısıtlamakta, akademisyenler ile meslek kuruluşları arasındaki bağı zayıflatmakta, meslek kuruluşlarının mesleki güç ve etkinliğini azaltmayı hedeflemektedir.
Aynı Taslağın 70. maddesinde yer alan “Siyasi partilerin merkez organları ile bunlara bağlı araştırma ve danışma birimlerinde görev alan öğretim elemanları, bu görev süresince Türkiye Yükseköğretim Kurulu ile yükseköğretim kurumlarında idari görev alamazlar.” Şeklindeki düzenleme ile 66. Madde hükmü birlikte değerlendirildiğinde, YÖK’ün meslek kuruluşlarına yönelik menfi bakışı açıkça ortaya çıkmaktadır.
YÖK’e ve bütün kamuoyuna hatırlatmak isteriz ki meslek kuruluşları Anayasa’nın 135. maddesine göre yasayla kurulan, her türlü baskı ve engellemelere karşın; mesleğin kişi ve toplum yararına gelişmesi için yüz akı işler yapmış olan kurumlardır.
YÖK, öğretim üyelerinin bu kurumların yönetim ve denetim organlarına seçilmelerini desteklemek yerine bu görevlere seçilenleri “cezalandıran” bir Taslak’la kamuoyunun karşısına çıkmıştır.
Akademik kadroların meslek birliklerine bilimsel katkılarını önlemek ve meslek birliklerinin gelişmesinin önüne geçmek olarak nitelendirilecek bu düşünce kabul edilemez.
Dünya bilim çevrelerinin ve ülkemizin akademik geleneğinin gelişim çizgisine aykırı olan bu yaklaşımı tümüyle reddediyoruz.
12 Eylül’e karşı çıktığını söyleyen iktidarın tümüyle YÖK’ü kaldırmasını, üniversitelerin gelişmesi için özerk olmaları yönünde bir düzenleme yapılmasını bekliyoruz.