Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri bugün Atatürk Anıtı'na çelenk koyulmasının ardından, Oda merkezinde yapılan basın açıklamasıyla devam etti. İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu üyeleri ve Oda aktivistlerinin katıldığı toplantıda açıklamayı Başkan Murat Ersoy yaptı.
Ersoy, Bilimsel Dişhekimliği'nin 105. yılında, gerek ülkemizde gerekse dünyada dişhekimliği alanında önemli gelişmelerin ve değişimlerin olduğunu vurgulayarak, "Dünya Sağlık Örgütü, ağız-diş hastalıklarını en yaygın ve en önemli bulaşıcı olmayan 4 hastalıktan biri olarak tanımlayıp “Bulaşıcı Olamayan Hastalıklar 2013-2020 Eylem Planı”nı geliştirirken, FDI (Dünya Dişhekimleri Birliği) '2020 Vizyonu' ile yeni ağız-diş sağlığı perspektifleri yaratmaya çalışırken, kısacası dünya bu konuda yeni tartışma konularına geçmişken bizim hala ağız ve diş sağlığının genel sağlığın bir parçası olduğunu kabul ettirmeye çalışıyor olmamız oldukça düşündürücü" dedi.
İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Murat Ersoy’un okuduğu basın metninin tamamı:
Değerli Basın Çalışanları,
Her yıl 22 Kasım Dişhekimliği Günü’nü içine alan hafta “Ağız ve Diş Sağlığı Haftası” olarak kutlanmaktadır. 105. yılında gerek ülkemizde gerekse dünyada dişhekimliği mesleğinde önemli gelişmeler ve değişimler olmaktadır.
101. Dünya Dişhekimliği Kongresi
Dişhekimliğinin bilimselliğe yol alışının 105. yılında, 101. Dünya Dişhekimliği Kongresi (FDI Kongresi) 28-31 Ağustos 2013 tarihlerinde İstanbul’da büyük bir başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bütün dünyada “dişhekimliğinin olimpiyatı” olarak adlandırılan Kongre, TDB ve Dişhekimleri Odalarının 1990’lı yılların başından beri sürdürdükleri uluslararası alandaki çabalarının sonucunun alınmasıdır bir bakıma.
139 ülkeden on beş bini aşkın dişhekimi kongrenin bilimsel bölümüne katılırken, Dünya Dişhekimleri Birliği (FDI) Genel Kurulu’nda 87 ülkeyi temsil den 110 dişhekimliği örgütü yöneticileri bir araya geldiler.
Dünyanın dört bir yanından gelen dişhekimlerinin ağırlandığı Kongre’de, her fırsatta ağız ve diş sağlığının genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğu vurgusu yapıldı.
Ağız-diş hastalıkları en yaygın ve en önemli bulaşıcı olmayan 4 hastalıktan biri
Dünya Sağlık Örgütü (WHO); kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser ve ağız-diş hastalıklarını en yaygın ve en önemli bulaşıcı olmayan 4 hastalık olarak tanımlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü’nün “Bulaşıcı Olamayan Hastalıklar 2013-2020 Eylem Planı”, FDI 2020 vizyonu ile de örtüşmekte, FDI, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013-2020 eylem planını desteklemektedir.
Peki, FDI 2020 vizyonu ne ifade etmektedir?
-Ağız sağlığı genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır.
-İyi bir ağız sağlığı “temel insan hakkıdır”.
-Toplumlarda ağız ve diş sağlığı alanındaki eşitsizlikler büyüktür.
-Özellikle az gelişmiş ülkelerde ağız sağlığı hizmetlerine önem çok kısıtlıdır.
-Büyüyen ve yaşlanan nüfus yeni yaklaşımları gerektirmektedir.
-İş gücü göçü önemli bir sorundur.
-Yeni eğitim modelleri geliştirilmelidir.
Bu hedeflerden kolayca anlaşılabileceği gibi dünya çapında dişhekimliğine bakış değişmekte, gelişmekte ve başka bir boyuta evrilmektedir.
*Artık hedef ağız sağlığının, genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğunun kabul edilmesi ve içselleştirilmesidir.
*Artık hedef ağız boşluğunun vücuda giriş kapısı olarak ağız sağlığının genel sağlığa açılan kapı olduğunun benimsetilmesidir.
*Artık hedef eğitim modellerinin (sisteminin) bu duruma uygun değiştirilmesi, genel tıp ile dişhekimliği arasındaki kopukluğu ortadan kaldırmaktır
*Artık hedef özel ve kamu dişhekimlerinin birlikte çalışmaları, ağız sağlığının sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesidir.
*Artık hedef araştırma ve geliştirme çalışması ile ağız sağlığında daha etkili önleme yöntemlerinin geliştirilmesidir.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında FDI 2013 İstanbul Kongresi’nde “İstanbul Deklarasyonu” yayınlanmıştır.
İstanbul Deklarasyonu, ağız sağlığının genel sağlık kadar gerekli bir insan hakkı olduğunu yeniden vurgulamıştır.
-Diş çürükleri ve diş eti hastalıkları toplumların %90’ını etkilemektedir.
-Ağız hastalıkları ile sistemik hastalıklar arasındaki ilişkiye dair bilimsel kanıtlar her geçen gün artmaktadır.
-Kalp damar hastalıkları, şeker, kanser ve ağız hastalıkları aynı risk faktörlerini (sağlıksız beslenme, tütün, alkolün zararlı kullanımı) paylaşmaktadır.
-Her yıl 36 milyon insan bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölmektedir. Ölümlerin %86’sı gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir.
Ülkemizde ağız-diş sağlığı
Peki, tüm dünya yeni perspektifler ortaya koymaya çalışırken, Dünya Sağlık Örgütü “Bulaşıcı Olamayan Hastalıklar 2013-2020 Eylem Planı” içinde değerlendirirken ülkemizde genelde sağlık özelde ağız ve diş sağlığı ne durumda, ne kadar önemseniyor?
Dişhekimliği fakültelerinin yalnız hasta bakılan yerler olarak algılandığı, ucuz işgücü yaratmaya yönelik dişhekimliği fakültelerinin hızla açıldığı, insan gücü planlamasının ve coğrafi dağılımın düzeltilmesine yönelik bir planlamanın yapılmadığı, kamu ve serbest çalışan dişhekimlerinin birbirini yok etmesi üzeine ağız-diş sağlığı politikalarının inşa edildiği, muayenehanelerin kapandığı, serbest çalışan dişhekimlerinin hasta sayılarının azaldığı, kamuda istihdam edilen dişhekimlerinin iş güvencelerinin olmadığı, yanlış performans uygulamasının dayatıldığı ve günlük kapasitelerinin çok üstünde çalıştırıldıkları, serbest çalışan dişhekimlerinin yatırımlarının bu ülkenin kaynakları olduğunun unutulduğu bir dönemi yaşıyoruz.
Bilimsel dişhekimliğinin 105. yılını kutlarken maalesef ülkemizde ne ağız ve diş sağlığı göstergelerinde bir iyileşmenin olduğunu ne de bu hizmete ulaşabilmenin önündeki engellerin kaldırıldığını söyleyebiliriz.
Son olarak basına yansıyan bir haber, ülkemizde ağız ve diş sağlığına bakışı gözler önüne sermektedir. Çıkan haberlere göre; genel sağlık sigortası tarafından ödenen, yani devletin karşıladığı bazı tedavi ve ilaçlara sınır getirilecek. Yani sigortanın kapsamı daraltılacak. Bu daraltma çalışmasının ilk başta ağız-diş, göz ve bazı reçetesiz olarak da temin edilebilen ilaçlara uygulanması söz konusu. Buna göre, Dünya Sağlık Örgütü’nün büyük önem atfederek bir eylem planı geliştirdiği, FDI 2020 vizyonu kapsamında tüm dünyada yeniden kurgulanmaya çalışılan ağız ve diş sağlığı ülkemizde devletin sağlık güvencesi kapsamına dahi alınmayan, gerek duyulduğunda ancak parası ödenerek tedavi edilebilecek bir “sağlık sorunu”.
Resmi olarak açıklanmış, meslek örgütlerine ulaşmış kesin bir bilgi olmamakla beraber gerçekten böyle bir uygulamanın yapılacak olması halkın sağlık hakkına ulaşmasının önüne koyulan yeni bir
engel olacaktır ve maalesef iş bununla da sınırlı kalmayacaktır. Eğer gazetelerde çıkan bu haberler doğruysa sormak isteriz;
1 Son yıllarda devlet tarafından hızla açılan ağız ve diş hastaneleri, merkezleri ne olacak?
2.Burada istihdam edilen dişhekimleri ne olacak? Nasıl ve hangi statüde çalışmaya devam edecekler? Çalışmaya devam edebilecekler mi?
Bunlar bir çırpıda akla gelen sorular. Liste daha da uzatılabilir.
Aralık ayında netleşeceği söylenen bu uygulamanın gerçekliği henüz resmi olarak doğrulanmazken, son yıllarda sağlık alanında yapılan “düzenlemeler” bu projenin de “uygulanabilir” olduğunu düşündürüyor bizlere. Ve her adımın bir zincir gibi birbiriyle bağlantılı olduğunu…
Taşeron “dişhekimi”…
Bu zincirin bir halkası olarak gördüğümüz bir “girişim” Kasım’ın ilk haftası Kütahya’da yaşandı. Kamuya ait Kütahya Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde dişhekimliği hizmetlerinin taşeron eliyle verilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından ihale açıldı.
Böylece kamuya ait bir sağlık kuruluşunda dişhekimleri taşeron usulüyle çalıştırılacaktı. Bunun anlamı, çağlar öncesinin kölelik düzeni, son 10 yıldır hayatımızın her alanına "taşeronlaşma" adı altında yerleştirilirken sıra hekimlere ve dişhekimlerine geldi demektir. Yaklaşık on yıl önce, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen Denizli Devlet Hastanesi’nde denenen ve iptal edilen taşeronlaşma bugün meslektaşlarımızın gündemine getirilmiştir.
Taşeron düzeni ile sağlık çalışanları daha ucuza ve güvencesiz çalıştırılırken en temel sosyal ve ekonomik haklarından dahi mahrum bırakılmak istenmektedir. Türk Dişhekimleri Birliği, Dişhekimleri Odaları, meslektaşlarımız ve sağlık meslek örgütleri tarafından tepkiyle karşılanan ağız ve diş sağlığı merkezinde taşeron olarak hizmet sunmak üzere dişhekimi alınmasına ilişkin ihale Kamu İhale Kurumu'nun resmi web sitesindeki bilgiye göre şimdilik iptal edildi. Ancak son on yılın uygulamalarına bakıldığında bu girişimlerin son bulmayacağını rahatlıkla görebiliyoruz.
Başta da söylediğimiz gibi, tüm dünya ağız ve diş sağlığıyla ilgili yeni perspektifler, 2020 hedefli eylem planları geliştirilirken biz bırakın genel sağlığın bir parçası olarak görülmesini sosyal güvenlik sisteminden çıkarılması, dişhekimlerinin taşeron eliyle çalıştırılması gibi vahim konuları tartışıyoruz. Ekte bulunan dokümanlarda dünya dişhekimliğinin nereye evrildiğinin somut göstergelerini bulacaksınız. Ağız ve diş sağlığı, genel sağlık ilişkisinin ulaştığı boyut ve dünyada dişhekimlerine biçilen rol ile ülkemiz uygulamalarının açık çelişkisi ortadadır.
İstanbul Deklarasyonu için tıklayınız
FDI 2020 Vizyonu için tıklayınız