Bu hafta görüşülüp kanunlaşması beklenen bir "Torba Yasa" daha Meclis gündeminde. Konuyla ilgili Türk Dişhekimleri Birliği'nin değerlendirmesi aşağıdadır.
Meslektaşlarımızın bilgisine sunarız.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
Yasaların isimleri içeriklerini tanımlar. Ancak uzun zamandır yasaların adı aynı: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. Farklı konulardaki düzenlemeler bir kanuna toplanıyor, üstelik çoğunlukla da temel kanun denilerek madde madde bile görüşülmeden Meclisten geçiyor. Yine böyle bir torba yasa ile karşı karşıyayız.
İçinde bulunduğumuz hafta Meclis Genel Kurulunda görüşülerek yasalaştırılacağı ifade edilen Torba`nın içinde yer alan ve mesleğimizi doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebilecek kimi düzenlemeler hakkındaki değerlendirmelerimizi dişhekimliği bağlamında Komisyon görüşmelerinde Sayın Bakan ve Sayın milletvekilleri ile paylaşmıştık.
Mesleğimizi ve yaşamımızı oldukça derinden etkileyecek bu düzenlemelerle ilgili olarak sizlerin de dikkatini çekmek isteriz.
Tam gün düzenlemeleri
1. Torbanın temel düzenlemesi, tam gün adıyla sunulan kamu görevlilerinin çalışma kısıtlamaları. Ancak geçmişte de denenip başarısız kalan bu çaba mevcut Torba içinde bir kaç yönlü olarak düzenlenmiş.
Kamu görevlisi sağlık çalışanları bir yandan kamu dışında çalışmaktan yasaklanmakta iken diğer yandan mesai sonrası kurumda çalışmaları teşvik edilmekte, kurumsal anlaşmalarla özel hastanelerde görevlendirilebilmelerine olanak sağlanmakta; özel çalışan profesör ve doçentlerin de üniversitelerde sözleşmeli olarak çalışmaları mümkün hale getirilmektedir.
Kamu ve özel sağlık kurumları arasında bu kadar çok geçiş ve eş zamanlı çalışma düzenlenmişken; herkesin tek bir yerde çalışması, çalışmalarının bölünmemesi suretiyle verimliliklerinin artırılması ya da kimi haksız kazançların önüne geçilmesi gibi gerekçelerle bu düzenlemelere ihtiyaç olduğu savlarının haklı olmadığı, sağlık çalışanlarının özerkliklerinin yok edilmesinin amaçlandığı görülmektedir.
Diğer yandan, kamuda görevli sağlık çalışanlarına kamu dışındaki mesleki faaliyetlerini sonlandırmaları için üç ay süre tanınmıştır. Bu süre içinde kamu dışındaki mesleki faaliyetin devam etmesi halinde kişinin kamu göreviyle ilişkisinin kesileceği belirtilmektedir. Sağlık çalışanlarının kamu görevleriyle ilgili özlük haklarını iyileştiren, bunların emekliliğe yansımalarını düzenleyen herhangi bir kural getirilmediği gibi; dışarıdaki mesleki faaliyetlerinin sonlandırılmasından kaynaklanacak kıdem tazminatı gibi zararların giderilmesine ya da muayenehanenin kapatılması sebebiyle mevcut cihazların sağlık sistemine kazandırılmasına ilişkin herhangi bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Bu niteliğiyle, geçiş sebebiyle sağlık çalışanlarının zararlarını giderecek düzenlemeler içermekten uzak bir Taslak mevcuttur.
Sağlık Bakanlığında akademisyenlik
2. Bir süredir Sağlık Bakanlığı üniversitelerdeki öğretim üyelerini kendi yönetim kadrolarında geçici görevlendirme ile çalıştırıyor. Yapılacak değişiklikle, bu kişilerin Bakanlıktaki çalışmaları sanki akademik çalışma gibi kabul edilecek. Bu sayede, Bakanlıkta görevlendirilen bir yardımcı doçent hiç üniversiteye uğramadan Sağlık Bakanlığındaki çalışmalarıyla profesör olabilecek; sahip olacağı akademik unvanları kullanabilecek ve bu unvanların getirdiği bütün özlük haklarından yararlanabilecek.
Yeni ikamet zorunluluğu
3. Taslak düzenlemede sağlık çalışanlarının mesai saatleri dışında da hizmetlerine gereksinim duyulması durumunda sağlık kuruluşuna ulaşabilmeleri için alınacak önlemler ve ilgililerin uyacağı kuralların Bakanlık tarafından belirleneceği ifade ediliyor.
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen, sağlık çalışanlarının görevli oldukları yerleşim yeri sınırlarında ikamet etme zorunluluğu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Şimdi, benzeri bir düzenleme çıkartılarak adı konulmadan, çalışanlar için ikametgah kısıtlamalarının Bakanlık tarafından getirilebileceği belirtiliyor.
Yaşadığımız deneyimler göstermiştir ki, sağlık çalışanları, olağanüstü bir durum olduğunda zaten kimseden talimat beklemeden görevinin başına gitmektedir. On yıllardır deprem, sel, salgın gibi durumlarda Devletin hareke geçmesine kadar geçen sürede acil sağlık hizmetlerini sağlık çalışanları gönüllü olarak vermiştir. Olağan durumlarda ise, sağlık hizmetinin sürekliliği normal ve icap nöbetleriyle sağlanmaktadır.
Bu düzenlemeyle, bütün sağlık çalışanlarının nöbetçi olsun olmasın görev başında gibi yaşaması beklenmektedir. Sağlık çalışanlarının yaşamlarını bu derece kısıtlayacak düzenlemeleri yapma yetkisinin Bakanlığa verilmesi hukuka aykırıdır.
İzinsiz hekimliğe hapis cezası
4.Gezi olaylarında sağlık çalışanlarının gereksinim duyan herkese sağlık hizmeti vermesine bir tepki olarak acil sağlık yardımının dahi izne tabi tutulması ve aykırılığın hapis cezasıyla yaptırıma bağlanmasına dair düzenleme Torba Yasa Tasarısı`nın hazırlanma sebeplerinden biridir.
Yapılan düzenlemeye göre, “Olağanüstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç, ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”
Tasarı, bu haliyle yasalaştığında sağlık hizmet sunumunun asıl olarak izne tabi olduğu istisnai olarak izinsiz sunulabileceği kabul edilmiş olacaktır. Bu yaklaşım sağlık hizmetinin ve hekimliğin özüne aykırıdır. Hekim, gereksinim duyan herkese mesleki bilgi ve tecrübesinin izin verdiği ölçüde, önce zarar vermeme ilkesini akılda tutarak, yardım etmek hakkına sahiptir. Bu hak, acil sağlık hizmeti ulaştığında ortadan kalkmaz.
Kaldı ki, düzenlemede kullanılan kavramlar da uygulamada önemli sorun yaratacak niteliktedir. Metindeki acil sağlık hizmetinden kasıt ambulans ise, bir kaza ile karşılaşan hekim yaralılara müdahale ederken ambulansın gelmesi ve içinden acil tıp teknisyeni iki kişinin inmesiyle, ortada herhangi bir hekim sağlık yardımı da yok iken, müdahaleyi bırakmak zorunda mıdır? Müdahaleyi bırakmadığında üç yıla kadar hapis ve 2.000.000 liraya kadar para cezasıyla cezalandırılması mı gerekecektir? Böyle bir düzenleme hangi hakkı korumaktadır? İnsanların acil durumda nitelikli sağlık hizmetine ivedilikle erişebilmesi hiçbir yasa ile engellenemeyecek evrensel bir haktır. Çünkü yaşam hakkının bir parçasıdır. Bunu engellemek için hekimlere hapis cezası öngörmek yaşam hakkını ihlal etmek demektir.
Diğer yandan, sağlık kuruluşunun hizmetin gerektirdiği insangücü, cihaz ve fiziki altyapı koşullarını sağlayarak açılması gerektiğinde kuşku yoktur. Buna ilişkin denetimler Sağlık Bakanlığının yetkisindedir. Aykırı uygulamaların saptanması durumunda, hizmet sunumunun durdurulması da dahil olmak üzere, gerekli idari yaptırımlar Bakanlık tarafından uygulanmaktadır. Hekim tarafından açılmış muayenehanenin örneğin giriş kapısının yönetmelikte istenen genişlikte olmaması ya da asansörüne sedye sığmaması sebebiyle Bakanlık tarafından ruhsatsız kabul edilmesi, hekimin muayenehanede sunduğu sağlık hizmetinin suç olarak nitelenmesi için haklı ve yeterli bir sebep değildir. Hizmetin hekim olmayanlar tarafından verilmesi halinde ise hapis cezası yaptırımı yasamızda zaten mevcuttur.
Kişisel verileri vermeyene para cezası
5.Taslakta ayrıca, Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanacak ceza yaptırımları da ayrıntılı biçimde düzenlenmektedir. Bu arada, Bakanlığın halen uygulamaya çalıştığı, hasta bilgilerinin toplanmasına ilişkin, bu bilgilerin verilmemesi halinde uygulanabilecek yaptırım da Taslak`ta düzenlenmektedir. Buna göre, Bakanlığın istediği verilerin gönderilmemesi halinde sağlık kuruluşu iki kez uyarılacak, yine de veri gönderimi sağlanmazsa bir önceki ay brüt gelirinin yüzde biri kadar idari para cezası verilecektir.
Anayasa`nın 20. maddesine göre “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. ... Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”
Anlaşılmaktadır ki Bakanlık, hastaların kişisel verilerinin korunması için gerekli çalışmayı yaparak hastaları, sağlık kuruluşlarını ve sağlık çalışanlarını ikna etmek yerine ceza tehdidi ile bu verileri toplamayı tercih etmektedir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usüller belirlenmeden toplama çabası hukuka aykırıdır.
Sağlık hizmetlerindeki şiddet tutuklama sebebi
6.Sağlıkta şiddeti önlemek için bütün bir sağlık sistemini ele alıp gözden geçirmek yerine şiddet uygulayanı tutuklu yargılamayı mümkün hale getiren bir düzenleme yapılmaktadır. Aynı düzenlemede, sağlık hizmetini kamu kurum ve kuruluşları dışında muayenehane, poliklinik, merkez veya özel hastane gibi yerlerde sunanlarla buralarda çalışan diğer kişilere karşı, bu görevleriyle bağlantılı olarak işlenen suçlar kamu görevlisine karşı işlenmiş gibi kabul edilmesi de benimsenmiştir.
Bu düzenlemeyle, özel sağlık kuruluşlarında görevli olanların şiddete uğramalarında failin kamu görevlisine karşı suç işlemiş gibi cezalandırılmasını sağlamak suretiyle özel sağlık kuruluşlarındaki şiddetin azaltılması amaçlanmıştır.
Tekraren vurgulamak gerekir ki, sistemin özüne ilişkin değerlendirme yapmaksızın tek başına faile yönelik yaptırımı ağırlaştırmak şiddetin sonlanmasını sağlamakta yazık ki yetersiz kalacaktır.
Dişhekimliği son sınıf öğrencisine ücret
7. Tıp fakültelerinin son sınıfında öğrenim görenlere ücret ödenmesine ilişkin bir düzenleme yapılmıştı. Taslak`la bu düzenleme içine dişhekimliği fakültesi son sınıf öğrencileri de dahil edilmektedir. Dişhekimliği fakültesinin özellikle son sınıfında sağlık hizmet sunumunda etkin olarak görev yapıldığı gerçeği karşısında böyle bir ücretlendirme miktar olarak yetersiz olmakla birlikte olumlu bir adımdır. Taslakta ayrıca tıp ve dişhekimliği fakültelerinin son sınıf öğrencisi ya da tıpta uzmanlık eğitimi yapmakta olan yabancılara da ücret verilmesini düzenlemektedir.
Sünnet hekimler tarafından yapılacak
8. Taslak`la sünnet ameliyatının 1.1.2015 tarihinden itibaren hekimler tarafından yapılması düzenlemesine yer verilmekte; olağanüstü ve istisnai hallerde ise Sağlık Bakanlığından eğitim almış kişiler tarafından da hekim gözetiminde yapılabileceği belirtilmektedir. Sünnetin hekim dışında biri tarafından yapılmasını gerektirecek olağanüstü ya da istisnai hâlinin ne olabileceğine Tasarıda yer verilmemiştir.
İşyeri hekimliği düzenlemeleri
9.Taslak`ta işyeri hekimliği ile ilgili de iki düzenleme yer almıştır. Bunlardan birincisinde, kamuda görevli olan ve yöneticilik görevi bulunmayan bütün tabiplerin, kamu mesai saatleri dışında, aylık 30 saati geçmemek üzere işyeri hekimliği yapmalarına izin verilmiştir. İkinci düzenlemede ise az tehlikeli işyerlerinde, işyeri hekimliği sertifikası olmayan hekimlerin de işyeri hekimliği yapabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Aile hekimliği düzenlemeleri
10.Aile hekimliği yapmakta olup da uzaktan eğitimle aile hekimliği uzmanlığı eğitimi yapanlar üç yıl süreyle mevcut aile hekimliği birimini değiştirmemeleri halinde uzmanlık sebebiyle tabi oldukları mecburi hizmetten muaf tutulabileceklerdir.
Aile hekimleriyle ilgili diğer bir düzenleme ise aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına, mevcut görevlerinin yanı sıra, ayda 16 saat kamu sağlık tesislerinde nöbet tutmak zorunluluğunun getirilmiş olmasıdır.
Yine aile hekimliğiyle ilgili bir düzenleme de halen aile hekimlerine ödenmekte ve hastalar tarafından herhangi bir ücret ödenmeksizin yararlanılmakta olan tetkik ve sarf malzemelerine ilişkin giderlerin Taslağın yasalaşmasından sonra hastalar tarafından ödenmesi, daha sonra hastaların talebiyle halk sağlığı müdürlükleri tarafından hastalara ödenmesi getirilmektedir. Böylece, kimi tetkik ve sarf malzemelerinin bedellerinin ödenmesinden kaçınılması ya da hastaların talep etmemesi sebebiyle ödenmemesi suretiyle `cepten ödeme`nin artması söz konusu olacaktır.
Tıbbi ölüm kararı
11. Taslakta düzenlenen hükümler arasında, tıbbi ölüm kararını verecek sağlık kurulunun biri nörolog veya nöroşirürjiyen, biri de anesteziyoloji ve reanimasyon veya yoğun bakım uzmanından oluşacağı ve iki hekim tarafından kanıta dayalı tıp kurallarına uygun olarak oy birliği ile karar verilebileceği belirtilmektedir.
Klinik araştırma
12.Taslakta yer alan önemli bir düzenleme de özel sağlık kurum ve kuruluşlarında da klinik araştırma yapılmasına izin verilmesidir. Her alandaki denetimin oldukça zayıf olduğu ülkemizde, tıbbi araştırmaların bu derece geniş yelpazedeki sağlık kurumlarında yapılmasına izin verilmesi vatandaşlarımızın uluslar arası ilaç firmalarının denekleri haline getirmesi riskini arttırmaktadır.
Mecburi hizmet torpillileri
13.Mecburi hizmet yasasının ilk halinde mevcut olan ve Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı bulunarak iptal edilen bir düzenleme de bu Taslak`la yeniden yasalaştırılmaya çalışılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, yurtdışında kendi nam ve hesabına tıp okuyanların mecburi hizmetten muaf tutulmasını iptal etmişti. Taslak düzenlemesinde ise kendi nam ve hesabına olması bile aranmaksızın, 1.1.2013 tarihinden önce yurtdışında sadece mesleki faaliyette bulunanlar ile yurtdışında eğitimlerini tamamlayıp 6 ay içinde ülkemize gelen tabip ve uzman tabipler mecburi hizmetten muaf tutulmaktadır.
Düzenlemenin bu haliyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceği muhakkaktır. Bu durum bilinmesine karşın böyle bir yasal düzenlemenin çıkartılması, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümezliğinden yararlanarak, belirli birilerinin mecburi hizmet yapmadan ülkemize gelmesini sağlamaya yöneliktir. Kişiye özel olduğu anlaşılan bu düzenleme hukuka açıkça aykırıdır.